8 Kasım 2007 Perşembe

Küresel İklim İçin Küresel Adalet

Küresel iklim değişimine karşı mücadelede dünya kritik bir dönemece giriyor. Kyoto Protokol’ünün çok eleştirilen ve pek çokları tarafından, haklı olarak yetersiz görülen birinci taahhüt döneminin (2008-2012 yılları) ardından, sera gazı emisyonları nasıl bir uluslar arası anlaşma ile düzenlenecek? 3-14 Aralık tarihlerinde Bali’de düzenlenecek olan BM İklim Konferansı’nın (13. Taraflar Toplantısı) gündemi bu. Ve konuya aktivist bir pencereden yaklaşanlar açısından önemli soru: Türkiye bu tartışmalarda nasıl yer alacak, neyi savunacak?

6 Eylül 2007 Perşembe

Halk, Hükümetler ve İklim Değişimi

60. Hükümet’in programında küresel iklim değişimiyle ilgili herhangi bir ifadeye rastlanmıyor. “Hükümet Programı” konseptini ciddiye alıp da Başbakanlık Basın Merkezi internet sayfasındaki metni inceleyecek olursanız, “çevre” deyince “çevre yolu”na rastlıyorsunuz. “Su” deyince “Ilısu Barajı” gözünüze çarpıyor. Aman dikkat! Ilısu Barajı’nın tamamlanması planlanıyormuş. “Enerji” deyince hakkını yemeyelim, “Alternatif enerji kaynaklarının geliştirilmesi için çalışılacak”mış. Fakat bir sonraki paragrafta “Enerji kaynaklarımıza nükleer enerjinin de eklenmesi için hukuki çalışmaların hızla sonuçlandırılacağını” görüyoruz. Yine dikkat! Nükleer enerji yolda.

23 Şubat 2007 Cuma

BGST Yayınları Ekoloji Serisi Hakkında

Şiddetli bir çevresel ve ekolojik değişim, belki de bir çöküş çağında yaşıyoruz. Bu değişimi bir ölçüde günlük deneyimlerimizle hissediyor, bir ölçüde de bizim dışımızdaki, bize uzak bilgi kaynaklarından öğreniyoruz. Soluduğumuz küresel atmosferin içeriği bundan yüzyıl öncesine göre bugün çok daha farklı. Halen artmakta olan ve endüstri çağı öncesine göre iki misline yaklaşmakta olan atmosferdeki sera gazları iklimleri giderek daha kararsız hale getiriyor. İnsan toplumlarının yaşam destek sistemlerini oluşturan temel ekosistemler, örneğin ormanlar, sulak alanlar ve kıyı şeritleri hem nitelik hem de nicelik itibariyle giderek azalıyor. Dünyayı birlikte paylaştığımız canlı türlerinin sayısı muazzam bir hızla azalıyor ve içinde yaşadığımız yüzyılın sonunda bugün sahip olduğumuz biyolojik çeşitliliğin yarısını kaybedeceğimiz tahmin ediliyor.

12 Şubat 2007 Pazartesi

Küresel İklim İçin Küresel Eylem: Neden Şimdi?

Küresel iklim değişimi; ısı dalgaları, tayfunlar veya kuraklık gibi aşırı iklim olayları yaşandıkça kendisinden söz etmeyi alışkanlık haline getirdiğimiz bir çevre problemiydi. Fakat artık öyle umuyoruz ki, nedenleri ve etkileri itibariyle yaşadığımız çağın en çetin sorunlarından biri olan iklim değişimine karşı kalıcı bir farkındalık ve eylemlilik geliştirelim, çünkü bu problem karşısında tedbirli olmak için, acil ve sürekli eylem gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan iki önemli rapor, birincisi 30 Ekim 2006 tarihli İngiliz Hazinesi “Stern” raporu ve diğeri de 2 Şubat 2007’de özeti açıklanan IPCC (Hükümetler Arası İklim Değişimi Jürisi) Dördüncü Değerlendirme Raporu, bilim çevreleri tarafından her vesileyle ifade edilen, politikacılar ve iş dünyası tarafından kurnazlıkla takip edilen ve çevre ve ekoloji aktivistleri tarafından oldukça iyi bilinen bazı gerçekleri bir kez daha, fakat bu sefer çok daha yalın ve kesin bir dille ifşa etti. Bu iki raporun ilkinden bir alıntı ile özetleyecek olursak: “Bilimsel kanıtlar son derece fazla… iklim değişimi çok ciddi bir küresel tehlike ve acil bir küresel önlem gerektiriyor… İşlerin olduğu gibi devam ettiği bir senaryo altında sera gazı konsantrasyonları yüzyıl sonunda üç mislinden daha fazla artabilir ve bunu takip eden yıllarda ortalama küresel sıcaklık %50 ihtimalle 5oC’den daha fazla yükselebilir… Bu insanları bilinmeyen topraklara taşıyacaktır.” [1] IPCC ise şunları söylüyor: “İklim değişimi modellerinin ve iklim gözlemlerinin birlikte analizi, iklim duyarlılığı hakkında ilk defa kuvvetli bir tahmin yapabilmemize ve iklim sisteminin sera gazlarının ısı tutma kapasitesine nasıl yanıt verdiğini anlamamıza imkan tanıyor… Buna göre, karbon dioksit konsantrasyonu iki misline yükseldiğinde buna tekabül eden ortalama sıcaklık artışı 2 ila 4.5 oC arasında olacak ve bu değer en kuvvetli ihtimalle 3oC.” [2]