10 Haziran 2008 Salı

Çiftçi-Sen Kurucu Genel Başkanı Abdullah Aysu ile Söyleşi

Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu (Çiftçi-Sen), 21 Mayıs 2008’de Ankara Valiliği’ne kuruluş başvurusunda bulundu. Üzüm, tütün, fındık, ayçiçeği, hububat, çay ve zeytin üreticilerinin örgütlendiği yedi çiftçi sendikasını bünyesinde barındıran Çiftçi-Sen, kamuoyuna sunduğu kuruluş bildirgesinde çiftçilerin sosyal hak taleplerini doğayla uyumlu bir tarım anlayışıyla birleştiriyor.(1) Çiftçi-Sen’in kuruluş öyküsü ve Türkiye tarımı için savunduğu ekolojiyle uyumlu, doğanın kaynaklarına saygı gösteren yeni tarım anlayışı hakkında kurucu genel başkan Abdullah Aysu ile görüştük. Bu söyleşi sırasıyla aşağıdaki başlıkları içermektedir:

28 Mayıs 2008 Çarşamba

Gap Balonu Bir Kez Daha Şişirilirken

Büyük barajlar ve çevresel etkileri konusunda 1970’lerden beri biriken çok sayıda saha çalışması ve geniş bir literatür var.[1] Bu literatür temel olarak barajların su depolama ve sulama işlevlerinden kaynaklanan tahrip edici etkilerle ilgili. Bu etkiler açısından yaklaşıldığında, GAP’ın yirmi seneden beri ilerletilememiş olmasını iktidar ve muhalefet partilerinin bizleri inandırmaya çalıştığı şekilde bir kayıp olarak değerlendirmek yerine bir avantaj, bir kazanç olarak değerlendirmek mümkün.

19 Mayıs 2008 Pazartesi

Nükleer Enerji ve İklim Değişimi II

Bir önceki yazımızda nükleer güç santrallerinin, tüm yakıt çevrimi dikkate alındığında, alternatiflerine göre açık mukayeseli bir üstünlüğü olmadığını, göreli üstünlüğün zaman içerisinde ortadan kalkacağını belirtmiştik.

Hakemli dergilerde yayımlanan çeşitli araştırma sonuçlarına dayanan bu iddia bazılarını yeterince ikna etmeyebilir. Alternatif olarak, nükleerin karbon yoğunluğunun her daim düşük kalacağı, hiçbir zaman bir doğal gaz santrali mertebesine ulaşmayacağı söylenebilir.

12 Mayıs 2008 Pazartesi

Nükleer Enerji ve İklim Değişimi I

Günümüzde nükleer enerji seçeneğini savunmak için kullanılan en popüler argümanlardan birisi, bu enerji türünün iklim değişimine neden olan karbon salımlarının yok denecek kadar az olduğu. Bu nedenle nükleer, karbon salım yoğunluğu yüksek olan fosil yakıt tabanlı termik enerji santrallerine karşı güçlü bir alternatif olarak sunuluyor.

Avustralya Uranyum Birliği (Australian Uranium Association), Dünya Nükleer Birliği (World Nuclear Association) ve Nükleer Enerji Enstitüsü (Nuclear Energy Institute) gibi nükleer enerjinin hakimiyeti için çalışan kuruluşların kaynak gösterdiği çalışmalarda, nükleer enerjinin karbon salımlarında tüm alternatiflerine göre açık ara üstün olduğu vurgulanıyor.[1]